Kürt Sorunu'na çözüm arayışında “maksimalist talepler” tartışması
Kim, nasıl karşılık verdi?
ANKARA- PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan eksenli sloganların 7 Ekim’de Meclis’te yankılanmasının ardından Ankara siyasetinde “maksimalist talepler” polemiği yaşandı. Stüdyo Recap, hangi siyasi partinin neleri ‘maksimalist’ bulduğu sorusuna yanıt aradı.
Kürt Sorunu’na çözüm arayışında Meclis çatısı altında hangi somut adımların atılacağı merak konusuyken, siyaset arenasında pek de tanıdık olmayan bir kavram açığa çıktı: Maksimalist talepler.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında yürütülen Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmaları devam ederken gündeme gelen bu kavram, iktidar ile muhalefetin süreçten beklentileri konusunda birtakım farklılıkları ortaya koydu.
“Maksimalist talepler” tartışmasını MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 14 Ekim’deki grup konuşmasında başlattı.
DEM Parti grup toplantısında atılan ’Öcalan’ sloganlarına tepki gösteren Bahçeli, “TBMM çatısı altında taşkın sloganlara asla yer ve gerek yoktur. Herkes ve hepimiz terörsüz Türkiye hedefinin sekteye uğramamasına özenle dikkat etmeliyiz. Maksimalist taleplerin gündeme gelmesinden kaçınmalıyız (…) 27 Şubat İmralı açıklaması dışında hiçbir söz, tez, teklif ve değerlendirmenin hükmü yoktur” dedi.
Öcalan sloganından rahatsızlığını dile getirse de, Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’ın süreçteki liderliği konusunda rahatsızlığı olduğu söylenemez. Zira Öcalan hakkında “kurucu önder” ifadesini tekrar tekrar kullanan bizzat Bahçeli’nin kendisiydi.
“Maksimalist talepler” çıkışı yaptığı son konuşmasında da Öcalan’ın 27 Şubat’taki açıklamasından başka hiçbir sözü kabul etmeyeceğini söyledi. Dolayısıyla Ankara’da Bahçeli’nin DEM Parti’yi ‘Öcalan’ın sürece dair çizdiği hattın dışına çıkmak’la eleştirdiği yorumu yapıldı.
Peki, Kürt Sorunu’nun çözümünde hangi talepler, kime göre, ne kadar “maksimalist” yani “uzlaşılması zor, aşırı“ veya değil?
Komisyonun İmralı Adası’na gidişi ve umut hakkı
Kamuoyundaki adıyla Süreç Komisyonu’nun önündeki en güncel taleplerden biri, komisyon üyelerinin İmralı Adası’na giderek Abdullah Öcalan’la görüşmesi.
MHP lideri Devlet Bahçeli, Komisyon’un İmralı’ya gitmesi gerektiği yaklaşımına destek verdi. AK Parti ise “İmralı ziyareti henüz gündemde değil” gibi açıklamalarla mesafeli tutum aldı. Komisyon bu konuda henüz bir karar almadı.
Çok sayıda ağırlaştırılmış hükümlü ile birlikte Öcalan’ı da etkileyecek olan “umut hakkı” uygulanması da bir başka ‘tartışmalı’ talep.
DEM Parti’nin bu talebine MHP ilk günden bu yana olumlu yaklaştı, hatta gündeme getiren ilk parti oldu. AK Parti bu konuda da net olmayan, ‘mesafeli’ açıklamalar yaptı.
MHP’nin “ana dilde eğitim talebi” başta olmak üzere Kürt kimliğiyle ilgili anayasal çerçevedeki taleplere kapıyı kapalı tuttuğu biliniyor.
Keza Komisyon üyesi MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, maksimalist talepler tartışması sürerken yaptığı sosyal medya paylaşımında Anayasa’daki “Türk milleti” kavramıyla eşit yurttaşlık tanımı yapıldığı görüşünü savundu ve “Anayasa’da Kürtlerin doğrudan bir tanımının yer almaması, varlıklarının inkâr edildiği anlamına gelmemektedir” dedi.
‘Maksimalist talepler’ çıkışının sebebi Cumhur İttifakı’ndaki görüş ayrılığı mı?
Bahçeli’nin ‘maksimalist talepler’ çıkışının arka planında MHP’yle Cumhur İttifakı ortağı AK Parti arasındaki görüş ayrılığı olduğu yorumunu yapanlar da var.
Bu yorumlara göre Bahçeli’nin sürecin başından beri yaptığı radikal/şaşırtıcı/uç olarak tanımlanan çıkışları AK Parti’de ‘frenleme’ ihtiyacı doğurdu. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı ve AK Parti Lideri Recep Tayyip Erdoğan şehit ailelerine mektup yazarak “Sizi incitecek adım atmayacağız” dedi.
Bu mektup ve benzer açıklamalarıyla Erdoğan ailelere Öcalan’ın serbest kalmayacağının güvencesini verdi. Bahçeli ve Erdoğan arasındaki bu söylem farklılığının iki isim arasında bir gerilim konusu olduğu, kulislerde konuşulmaya başlandı. Bunun üzerine Bahçeli, Erdoğan’la arasındaki çelişki görünümünü azaltmak için sürece dair mesajlarında sertleşmeye başladı
DEM Parti, taleplerini sıraladı
MHP lideri Bahçeli’nin başlattığı “maksimalist talepler” tartışması diğer siyasi partilerde de karşılık buldu.
İlk önce DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Süreç Komisyonu’nun İmralı’yı ziyaret etmesi gerektiğini vurguladı ve komisyonun Öcalan’la görüşmesini bir tabuya çevirmemeliyiz” dedi.
Bakırhan; anayasal yurttaşlık,tutuklu siyasetçilerin serbest bırakılması, kayyım uygulamasının son bulması, ana dilde eğitim hakkınının sağlanması, adil bir geçiş dönemi yasası çıkarılması, basın ve ifade özgürlüğü gibi taleplerini sıralayarak “Bunların hangisi maksimalist?” diye sordu.
CHP’den Bahçeli’ye: Demokrasi istemek ne zamandan beri ‘maksimalist’ oldu?
CHP cephesinde ise “maksimalist talepler” tartışmasında kritik eşik Anayasa oldu.
CHP lideri Özgür Özel, geçen haftaki grup konuşmasında, devam eden çözüm sürecinden bahsederken, bir kez daha Anayasa’yı kırmızı çizgi olarak işaret etti:
“Anayasa tartışmalarına girmeyiz, varsanız biz yokuz (…) Terörsüz Türkiye ama demokratik Türkiye. Aylar boşa gitmesin, farklı hesaplar yapılmasın”
Bahçeli’nin ‘maksimalist talep’ çıkışına ilişkin Özel, “Demokrasi istemek, kardeşlik istemek, eşitlik istemek ne zamandan beri maksimalist talep oldu?“ diye sordu.
İYİ Parti açısından tüm süreç “maksimalist talep” mi?
İYİ Parti ise sürece ve Süreç Komisyonu’na sert tepkisini koruyor. Sürecin “Cumhurbaşkanlığı Seçimi”yle bağlantılı olduğunu savunarak, komisyona katılmayı ve süreci reddediyor.
Komisyona üye verdiği için eleştirdiği CHP’yle demokrasi talebinde buluşsa da bu buluşmanın mevcut süreç ile ilişkili olmadığı görüşünü ifade ediyor.
Öcalan’la yapılan görüşme trafiğinin ‘çözüm’ olmayacağı görüşünü sıkça ifade eden İYİ Parti lideri Dervişoğlu, Bahçeli’nin çıkışlarıyla ilerleyen süreci ve süreçte Öcalan’ın ana aktör olmasını “maksimalist” buluyor.
Ankara siyaseti, Kürt Sorunu’na çözüm arayışında “maksimalist talepler” nedir, ne değildir konusunda çatışma yaşıyor. Yakın gelecekte bu konuda görüş birliği sağlanabilir mi; Stüdyo Recap olarak izleyip göreceğiz.
Stüdyo recap, Turkey recap’in içinden doğdu. Stüdyo recap hızlı gelişen Türkiye haber döngüsünü anlamlandırmanıza yardımcı olmak için kurulan ve Türkçe içeriklere yer veren bağımsız ve okuyucu destekli bir haber platformudur.
Stüdyo recap’in kadrosu, deneyimli parlamento muhabirleri Ceren Bayar, Yıldız Yazıcıoğlu, editör Günsu Durak ve sosyal medya uzmanı Demet Şöhret’in bir araya geldiği 4 kişilik bir ekip.
Turkey recap ve Stüdyo recap; Turkey recap Medya Ajans Hizmet ve Tic. Ltd. Şti. bünyesinde yer alıyor.
Daha fazla bilgi, geri bildirim veya önerileriniz için bizimle iletişime geçin: info@turkeyrecap.com
Sosyal medya hesaplarımız:
Youtube: @StüdyoRecap
İnstagram: @studyorecap
Twitter: @studyorecap
Tiktok: @stdyo.recap
Bluesky: @studyorecap.bsky.social